"Sakın o ormana girmeyin, kıskıvrak yakalanırsınız demedim mi ben size..."
Anima: (Lat.) Ruh, can, nefes.
Müzikte (it.) 'con anima' ..müziğin ruhani, derin bir anlam vererek icra edilmesi.
Hayatta;(İst.) Ruh sahibi genç, umut vaadeden müzik grubu.
Müziğin ruhla çalınması derken kastettiğimiz şey, bir avuç gencin içlerinden geleni müzikle, aynı içlerinden geldiği gibi ruhla, içtenlikle icra etmeleri olabileceği gibi; ummadık taşların kimi zaman baş yarabileceği ve masumiyetin bile, zaman zaman müzikle ruhunuzu çalabileceği anlamına da gelebilir. İstanbul tuhaf şehirdir. Şehir zannedersiniz, bildiğiniz yollardan yürürsünüz her gün, bir gün bir pasajdan girer, bilmediğiniz bir ormana çıkarsınız. Hep önünden geçtiğiniz bir bara gireceğiniz tutar, bir müzik duyarsınız, ruhunuzu çalar.
İstanbul denen ormanda dolanan ve müziğini dünyaya katan öyle çok grup var ki. Elini sallasan müzik grubuna çarpar. Basta Ahmet, davulda Mehmet, vokalde Süreyya ve hepsi boş, hepsi rüya. Her gece ve her yanında şehrin öyle acayip bir kalabalık... Niyeyse bunlar üç aşağı beş yukarı hep aynı şeyleri söylerler, çoğu zaman da aynı şekilde. İnsan evinden çıktığına çıkacağına pişman olur, "canlı müzik yasaklansın, yeter be kardeşim!" der, evine döner. Geceleri dolaşan için, müzik anlamında sürpriz azdır. Heyecanlanmak için ille de yurtdışından sevdiğimiz grupların gelmesini, konserler vermesini, kapıya isim yazdırmak için üç takla atmayı, olmadı paraları bayılmayı bekleriz. Peki gece kırk bin tilki bu sokaklarda dolanıp, kim bilir kaç müzik grubu, kuyrukları da birbirine dolanmadan şarkısını söylerken, yok mudur ayrıksı bir ses? Pekala olabilir. İşte Beyoğlu cart sokak, bilmemne apartmanı, falanca numarada ben de bir gece böyle bir sese rastladım. Bu sesin sahibi de Anima.
Orman kanunu...
Orman kuralları no.1: Kendi müziğini uluorta yapmak yasaktır. Her grup, endüstrinin kurt kanunlarına hakim olup onu alt edene ve ilk albümünü yapana kadar meşhur şarkı ve tekerlemeleri her gece yuvarlamak, gece yaratıklarının gönlünü hoş etmek, barın hasılatını iteklemek ve gecenin asıl mevzusu olan çiftleşme şenliklerine her gece ve her gece meze olmakla yükümlüdür.
Düşüncesi bile insanı yıldırıyor. Böyle bir süreç içinde temiz kalmak, ruhunu endüstriden korumak, kaşarlanmadan olgunlaşmak mümkün müdür? Anima bunun yapılabileceğinin bir kanıtı. Onlar İstanbul denen ormanda taze, duru, içten bir ses olmayı yaklaşık beş yıldır sürdürüyorlar.
Sahnede görseniz, üç beş haylaz çocuk dersiniz. Scooby-Doo çizgi filminden fırlamış gibi, birbirlerine arada hınzır hınzır gülümseyerek sanki sokağa çıkmış oyun oynuyorlar. Ama sahip oldukları birikim ve deneyim gözden kaçacak gibi değil. Sahnenin ve mekânın her santimetresine hakim olmayı başarıyorlar. Çıkan her ses doğru yerden, doğru şekilde geliyor ve bir bütünü eksiksiz şekilde tamamlıyor. Teknik performans: 10 üzerinden 10.
Can yarılmış...
Gelelim cover meselesine... Öncelikle repertuarın son derece şaşırtıcı olduğunu söylemeliyim. Seçilen parçaların çeşitliliği müziğe at gözlükleriyle bakmayan, bir yere saplanıp kalmayan bir duruşun ipuçlarını veriyor. Daha doğrusu bir arayışın. Yoğun bir rock sounduna sahipler. Fakat Radiohead'den Björk'e, Jamiroquai'dan Erykah Badu'ya, Kula Shaker'dan Portishead'e ve hatta Janis Joplin'e...
Peki, bir saniye, bunlar biraz iddialı isimler değil mi?
Bir Björk ya da Joplin cover'ı dinleyici için ürkütücü hatta acı dolu bir deneyim olabilir. Fakat sahnedeki el kadar kızı hafife almayınız. O her yere rahatlıkla inip çıkabildiği gibi utanmadan bir de oyunlar oynayıp insanı şaşırtıyor ve kafasına göre takılıyor; çığlık çığlığa...
Zaten grubun cover zihniyeti de aşağı yukarı böyle. Belli ki can yarılıp şarkılar içine alınmış, orada yaşamış, yeni ruhuyla dışarı akıyor. Yani sürprizlere hazır olmak lazım. Muhafazakâr zihinler "Yahu şarkıyı ne hale getirmiş bunlar" diyebilir. Ama belli ki Anima için başka türlüsü mümkün değil; onlar ruhsuz yapamıyorlar. Kitabını okumuş, bir kenara kaldırmışlar ve belli ki çok çalışıyorlar. Kendi sesine sahip olmak isteyen herkesin yapması gerektiği gibi: önce öğren ve sonra unut...
Orman kanunu no. Bilmem kaç: Madem o kadar iyi beceriyorsunuz, o zaman kendi şarkılarınızdan da çalın bakalım bir iki tane. Aaa, bu sizin şarkınız mı? Vay be!... Bunca sözden sonra tahmin edilebileceği gibi Anima onun bunun şarkısını her gece çalıp söylemek için kurulmuş bir grup değil. Onlar bir hayal kurmuşlar ve yola koyulmuşlar. Toplam 14 parçadan oluşan bir albüm projeleri var. Altyapı çalışmaları tamam, üstyapıyla mücadele ediyorlar. Pes etmek yok. Bu albüm yapılacak. Onların da pes edecekmiş gibi bir halleri yok, uğraşıyorlar. Kararlı her müzisyen gibi istemedikleri birçok deneyim edinerek kendi yollarında ilerliyorlar. Bu dünyada, bu ülkede ruhunu satmadan paylaşmak kolay değil.
Bir masaldır...
"Animasal projesi 14 anlatı parçasının birbirine eklenmesinden oluşmuştur." Web sitelerindeböyle yazıyor. Yani karşımızda kavramsal bütünlüğü olan bir proje var. Bu şarkıların hepsi insana bir şey söylüyor, insana dokunuyor. Ve hepsi birbirine bağlanarak bir öykü oluşturuyor. Her birinin ayrı bir halet-i ruhiyesi var. Ve bu haller birbirini tutmuyor. Aynı hayat gibi. Bir rüyadır, bir ormandır gidiyor. Bazen bir kabuğa kapanıyor, bazen zıplayıp oradan oraya atlıyor. Yani sağı solu belli değil. "Ama kendim olamam hiç olamam hiç kendim......ben aslında hep senim diye kendini kurcalıyor; "Bir can beni içine aldı, gün geçtikçe daraldı" derken ilişki denen mevzunun temel sorununu dillendiriyor; "Ve enkaz altındaki müzikli kart gibi, susunca sesler duyulurum" deyip insanı olmadık bir yerinden vuruyor. "Şimdi ben duvardaki örümcek gibiyim. Hep onarmaya çalışacağım bir dünya bıraktın ardında" derken Yunan mitolojisine, Arakhne'ye gönderme yapıyor. Bazen haylazlığın dibine vuruyor "Haydi evi yakalım, tüm sokağı ateşe verelim" diye tutturuyor. Sonra "Yolumdaki ayak izleri bana ait değildi" derken paramparça... Ama hep insan gibi,şehirde yaşamak gibi... Bölünüyor, kendiyle karşılaşıyor, susuyor, dönüşüyor, dayanamayıp kalabalığa karışıyor, çoğalıyor ve derken bir yolculuk işte Anima'nınki...
Üstelik konserler, ödünler ve ödüllerle geçen beş yıldan sonra aslında hâlâ yolun başındalar. Çünkü sahip olduklarıyla yetinecek, hazırdan yiyecek gibi görünmüyorlar. Buna inanmak istiyorum. Doğru bir yerden, ruhlarından yola çıkmışlar ve emin adımlarla ilerliyorlar. Ama her anlamda daha iyi şeyler yapma yolunda oldukları seziliyor. Kendi payıma Anima'nın hiçbir zaman huzur bulamamasını, arayışını hep sürdürmesini umuyorum. Onları dinlerken kimi zaman bildik rock ya da blues melodileri arasında insanı gerçekten karnından yakalayan, bir yerlere gönderen gitarlara, mevsimleri sayar gibi yaparken karşınıza bir ayna çıkaran sözlere, oyunlar oynarken kanayan bir yaraya rastlamak hoşuma gidiyor. Bu yolculuk boyunca türlü müzik ve esin kaynaklarına açık olmalarını, zamanda geçmişe olduğu kadar geleceğe de uzanmalarını, ve ağırlıkları, taşınır malları atarak, dupduru, çırılçıplak ruhun dibine vurmalarını diliyorum.
İstanbul bir orman, ve ne güzel ki bu ormanda bize esin veren, vazgeçmeyen cinler, periler var. Sevdiğimiz, gönlümüzde yer etmiş gruplar var. Anima diye de bir grubumuz olsun ve yeni albümlerinde ne şekillere girecekler, hangi ruh hallerini dillendirecekler diye bekleyelim, her seferinde şaşıralım ve bırakalım ruhumuzu çalsınlar.
Anima Kimdir?
Anima; Tunçay Korkmaz (mızıka, ritm gitar ve synthesizer), Ceylan Ertem (vokal), Ekin Cengizkan (davul), Murat Çopur (bas gitar) ve Berkant Çelen'den (gitar) oluşuyor.
Roxy müzik günlerinden 3.lük ödülleri var.
H2000, Barışarock gibi festivallerde, çeşitli üniversitelerin bahar şenliklerinde çalmışlar.
Babylon, Buddha Bar, Kemancı, Pandora, Manhattan, Crimson gibi mekanlarda edinilmiş hatırı sayılır bir sahne deneyimleri var.
Hepsi okullu. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde, Berkant gitar, Ekin davul, Murat bas, Tunçay kompozisyon ve Ceylan da müzikoloji eğitimi alıyor.
Şu aralar Salı geceleri Mojo'da çalıyorlar.
Şimdiden hayran kitlesi yapmışlar, albüm yolda.
www.animasal.com sitesinden (dünyanın en sık güncellenen sitesi olmasa da) Anima hakkında daha fazla bilgi edinebilir ve etkinliklerini takip edebilirsiniz.